6 Nisan 2016

BEN OLSAM... (1. BÖLÜM)

Başlıktan da anlayacağınız üzere bugün bir yazı dizisine başlıyorum.

Blog'a başladığımdan beri bazı e-postalar alıyorum. Bunların içerikleri genelde "Süreç için ne tavsiye edersin?" veya "Şu aşamada elendim, şu sınavı geçemedim, bırakmalı mıyım?" gibi sorulardan oluşuyor. İkinci soruya hemen cevap vereyim, "Şimdi bırakın". Eğer kolay pes eden biriyseniz hiç uğraşmayın. Ama bu süreçte gerçekten başarılı olmak istiyorsanız inanın, ve şansınızı sonuna kadar zorlayın. Nerde takılı kaldıysanız oturup kafayı bozmak yerine eksiğinizi her ne ise gidermeye çalışın.

Bu yazımın başlığını "Ben olsam..." olarak belirledim çünkü yaptıklarım ve önereceklerim tamamen şahsi fikirlerim. Kimine göre doğru veya yararlı, kimine göre yanlış veya yararsız olabilir. En doğrusuna siz kendinizi tanıyarak karar verebilirsiniz.

Bir hususu daha belirtmek isterim. Bu yazı dizisinde yazacaklarım havacılığa zaten ilgisi olanları daha çok ilgilendiriyor. Diyeceksiniz ki havacılığa ilgisi olmayıp da bu MESLEĞİ seçen ve başarılı olan var mı? Var. Bi önceki cümlede büyük harflerle yazdığım üzere pilotluğu meslek olarak görüp profesyonelce düşüncelerle gelenler de var. Yanlış anlaşılmasın, eleştirdiğim veya kınadığım bir durum yok. Aşağıdaki abimizin dediği gibi "Herkesin hayatına kimse karışamaz."



Ancak şu da bir gerçek ki, bu şekilde sürece başlayan arkadaşların işleri biraz daha zor ve uzun. Çünkü hiç vakıf olmadıkları bir konu hakkında uzun çalışmalar yapmaları gerekecek. İleride vaktim olursa bu arkadaşlara da yardımcı olmak için bir yazı yazmak isterim.

Gelelim havacı arkadaşlara. Öncelikle siz 1-0 öndesiniz. Ama "Zaten konu hakkında fikir sahibiyim" düşüncesiyle ve rahatlığıyla sürece başlarsanız sonlarda dağılıp bizim Beşiktaş gibi şampiyonluğu son haftalarda kaybedersiniz.

İNGİLİZCE;

Sürece öncelikle ingilizce ile başlıyorsunuz. Bu süreçte havacılığa dair çok bir şey çalışmanızı tavsiye etmem. İngilizce olmazsa zaten baştan kaybedersiniz. Havacılıkla veya DLR ile ilgili çalışma için sonradan çok vaktiniz olacak. Siz önce ingilizcenizdeki eksiklerinizi tamamlayın, aksi takdirde havacılığa da girişirseniz ingilizceden uzaklaşıp, nereye bakacağınızı şaşırırsınız ve aşağıdaki yolcular gibi kafanız karışır.



Ielts veye Toefl'dan THY'nin belirlediği sınırlarda bir puan almanız gerekiyor. Ama speaking alanında belli bir puanın altına düşmemeniz gerekiyor. Bu yüzden ben Ielts'i tercih ettim çünkü bu sınavda konuşmayı bir ingiliz ile karşılıklı olarak yapıyorsunuz. İngilizceniz kadar beden diliniz, mimikleriniz ve belki karşı tarafa verdiğiniz pozitif enerji bile etken olabiliyor. Toefl hakkında bilgi sahibi olmadığımdan malesef bu konuda bilgi veremeyeceğim.

Ielts'e hazırlanırken neler yaptım? 

Ben bu sınava 2 hafta gibi kısa bir sürede hazırlanmak zorunda kaldım çünkü ilk yazımdan hatırlayacağınız üzere sürece başvuru aşamasındaki yaş sınırının arttırıldığından geç haberdar olmuştum ve başvuru süresi için az bir vaktim kalmıştı. İngilizcesi iyi olan biri için bile ben ortalama 2 aylık bir çalışma süresi öneririm. İyice hazırlanıp sınava öyle girin. Hem paranız boşa gitmesin, hem de gereksiz moral bozukluğu yaşamayın. Bizim zamanımızda anadolu lisesi 7 sene okunuyordu. Benim ingilizce öğretmenim Handan Kılıç çok iyi bir eğitmendi ve şu anki ingilizcemi O'na borçluyum. Ielts'e girmeden önce ingilizcem zaten iyi bir seviyedeydi ancak Ielts tam bir taktik sınavı olduğundan bunun yetmeyeceğini gördüm. Çok iyi ingilizce bilmeniz yetmiyor. Bu sınavı asla küçümsemeyin. Ben kendi çalışmamla sınavı geçebileceğimi düşündüğüm için herhangi bir kursa yazılmadım, ancak ingilizceniz yeterli değilse Ielts veya Toefl hazırlık kurslarına bütçeniz dahilinde yazılabilirsiniz. Tabi aşağıdaki gibi bir kurs seçmeyin.



Ielts için ilk olarak önereceğim kaynak ielts-simon.com. Bu adam eski bir Ielts görevlisi. Ve buradan ayrıldıktan sonra kendi sitesini açmış ve bu sınava gireceklere yardımcı oluyor. Reading, writing, speaking ve listening bölümleri ile ilgili neler yapmanız gerektiğini ve taktikleri orada zaten anlatıyor, ben es geçiyorum. Sadece bir örnek vereyim, readingde tüm pasajı okumayın. Nedenini Simon'dan öğrenirsiniz. Her bölüm için ayrı başlıkları var ve mutlaka en eski olandan başlayın. Bu siteyi yalayın yutun arkadaşlar. Başka da bir şey demiyorum.

İkinci olarak bu siteyle paralel olarak bölümler hakkında fikir sahibi olmaya başladıkça Cambridge'nin Ielts serisinin 5-9 arası kitaplarını listening ses kayıtları ile beraber edinin ve hepsini istisnasız çözün. Hem de sınav formatında kendi başınıza yapın. Süreyi nasıl değerlendirdiğinizi görün. Listening ve readingi zaten yaparsınız ama writing ve speakingi de yapın. Üşenmeyin yazın, biri bulun ona konuşun. Kimse yoksa kendinizi deli gibi birşey yapın ve duvara konuşurken videoya kaydedin. Sınavınızı bitirince yazdığınızı alıcı gözle okuyun, konuşmanızı izleyin. Bir kez daha söylüyorum, üşenmeyin çünkü ben üşendim ve o yüzden bu konuda sıkıntı çektim. Faydasını kendiniz göreceksiniz zaten. Mesela ben "actually" kelimesini "akçuli" gibi bir şekilde söylüyormuşum, kendimden utandım. Siz de utanacaksınız ama utana utana öğreneceksiniz. Kimse sizden "congratulations" kelimesini "kıngraculeyşıns" gibi nizami bir şekilde söylemenizi beklemiyor ama "kongurculaşon" gibi de okumayın. Aşağıdaki videoda gerçek bir Ielts speaking sınavı görebilirsiniz. Bunlardan youtube'da çok var. Hatta bazılarının yanında alınan puanlar da var. Bu şekilde kendi durumunuz hakkında da fikir sahibi olabilirsiniz.




Üçüncü olarak dinlenme vakitlerinizde bildiğiniz ve sevdiğiniz filmleri tekrar izleyin ve altyazıları ingilizce olarak seçin. İsterseniz Aircrash Investigation da izleyebilirsiniz ama henüz ilk aşamada olduğunuz için gündelik İngilizce sizin için daha önemli. Evde takılırken, yoldayken ingiliz radyoları açın dinleyin, anlamanıza gerek yok, kulağınız kelimelere aşinalık kazansın. Ben mesela yatarken bile BBC News radio radyo açık yatıyordum ve rüyamda BBC Ana Haber'i sunuyordum. Evde ingilizce bilen biri varsa gündelik konuşmalarınızı ingilizce yapın. Komik ama yararlı. Dilinizin ve beyninizin pasını atmada zımpara görevi görüyor. O da yoksa ingilizce pratik yapabileceğiniz arkadaşlar siteleri var. Orada yazışmalar yapın, mümkünse görüntülü görüşme yapın.

Dördüncü olarak genel bir grammer kitabı alıp hızlı bir şekilde unuttuğunuz dilbilgisi kurallarını gözden geçirebilirsiniz. Ben bu sürece başladığımda liseyi bitireli 13 sene olduğu için buna ihtiyaç duydum.  Ama temeli sağlam aldığım için hatırlama sürecim kısa oldu.

İngilizce bölümü ile önerebileceklerim bu kadar. Yazı dizimin diğer bölümlerinde DLR 1, DLR 2 ve mülakat aşamalarına değineceğim.

Görüşmek üzere.


4 yorum:

  1. benim sorularımdan sonra bu konuyu blogta yazacağını söylemiştin bu kadar çabuk beklemiyordum , güzel yazı olmuş; yazmaya devam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Umarım faydası olmuştur. Süreçte başarılar.

      Sil
  2. hocam gercekten cok tesekkur ediyorum cok yararli bilgiler paylasiyorsunuz. bn ielts sinavina girdim ve istenilen puani aldim. suan dlr sinavlarina calisiyorum. bi sonraki yazinizda bununla alakali olacak sabirsizlikla beklyiroum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IELTS gibi önemli bir aşamayı aşmışsın. Tebrik ederim. Ama yolun uzun. Sabırla sıkı çalışmaya devam.

      Sil